Perfectus Belaslatinas hakk�nda tek bildi�imiz �ey, 1300�lerde �Kurba�a Manast�r�� isimli bir manast�rda ya�am�� olmas�. Belaslatinas, �Historia Abbatiae Ranae (Kurba�a Manast�r� Tarihi)� isimli elyazmas�nda, manast�rlar�n potestas ordinis taraf�ndan nas�l safha safha ele ge�irildi�ini ve manast�rlar�n nas�l ad�m ad�m ��kt���n�n hik�yesini anlat�yor.
�Korktuk. D�nya nimetlerinden vazge�ip, manast�rlara kapanan biz rahiplerin, me�erse yitirecek ne kadar da �ok �eyi varm��! Ba�kalar�na sadece Tanr��dan korktu�umuzu s�yleyip ger�ekte kendi g�lgemizden korktuk! Ba�kalar�na �devotus Deo� oldu�umuzu s�yleyip, kendimizi nelere nelere adad�k! Kendimizin �servus Dei� oldu�unu il�n edip, kimlere kimlere hizmet ettik! Manast�rlar�m�z�n kap�s�na �non sub homine, sed sub Deo et lege� yaz�p, kimlere kimlere itaat ettik!�
Art�k internet �zerinden Orta �a�da yaz�lm�� baz� elyazmas� kitaplara bile ula�mak m�mk�n. Birka� ay �nce, bir elyazmalar� dijital k�t�phanesinde, Aziz Thomas Aquinas��n 1265-1274 y�llar� aras�nda yaz�lm�� �nl� eseri Summa Theologica�n�n Latince n�shas�n� ararken, rastlant� sonucu, 1300�lerde, Latince olarak kaleme al�nm�� �Historia Abbatiae Ranae�, yani T�rk�e olarak s�ylersek �Kurba�a Manast�r� Tarihi� ba�l�kl� ilgin� bir elyazmas�n�n dijital kopyas�na rastlad�m. A�a��da bu kitab�n taraf�mdan yap�lm�� bir �zet �evirisini bulacaks�n�z.
...
Yazar (Auctor).- Kitab�n yazar� Perfectus Belaslatinas isimli bir rahip. Yapt���m pek �ok ara�t�rmaya ra�men bu rahibin kim oldu�u konusunda bir bilgiye ula�amad�m. Bu ismi ba�ka kaynaklarda ve keza k�t�phane kataloglar�nda da bulamad�m. Kitapta Perfectus Belaslatinas��n 1300�lerin ilk yar�s�nda �Abbatia Ranae� isimli bir manast�rda rahip oldu�u anla��l�yor. Kitapta yazara ili�kin ba�kaca bir bilgi yok. Belki de yazara ili�kin bilgiler kitab�n eksik sayfalar�nda bulunuyordu.
(...)
Kurba�a Manast�r� (Abbatia Ranae).- Kitaptaki olaylar �Abbatia Ranae (Kurba�a Manast�r�)� isimli bir manast�rda ge�iyor.
(...)
Kurba�a Manast�r� (Abbatia Ranae) Nerede? Bu konuda bir bilgim yok. Perfectus Belaslatinas, �Kurba�a Manast�r��n�n nerede oldu�unu yazm�yor.
(...)
�Abbatia ranae�, kelime anlam�yla �kurba�a manast�r�� demek. Neden bu manast�ra bu isim verilmi�tir? Acaba manast�r, kurba�alar�n bol oldu�u bir su kenar�nda m�yd�? Yoksa manast�r�n i�inde bolca kurba�a m� vard�? Bilemiyorum.
(...)
Bir manast�r�n b�yle bir isim ta��mas� insana garip geliyor. Manast�r isimleri, genellikle, ya bulundu�u yerin, ya kurucusu olan rahibin, ya da ithaf edildi�i azizin ismine izafeten veriliyor.
Orta �a� Avrupas�ndaki manast�rlar� g�steren pek �ok liste var. Bunlar�n hi�birinde Abbatia Ranae yer alm�yor.
Gittik�e b�yle bir manast�r�n ger�ekte mevcut olmad���n� ve Perfectus Belaslatinas��n olaylar�n ya�and��� manast�r ve belki de manast�rlar� ifade etmek i�in b�yle alegorik bir isim uydurdu�unu d���nmeye ba�lad�m. Belki Belaslatinas, persek�syondan �ekinerek b�yle bir isim kullanmay� tercih etti. Belki de Perfectus Belaslatinas, �Historia Abbatiae Ranae� ile bir �tragoedia sine nomine�, yani bir �isimsiz trajedi� yazmay� ama�lad�.
(...)
1334-1357 Y�llar�.- Perfectus Belaslatinas��n anlatt��� olaylar, 1334-1357 y�llar�nda ya�an�yor. Bu y�llar, Ge� Orta �a�da, yani art�k Orta �a��n sonuna yakla��ld��� bir d�nemde yer al�yor. Avrupa tarihinde bu y�llar, zor ama �nemli y�llard�r.
Zor y�llard�r; ��nk� bu y�llar, siyasal ve dinsel �eki�melerin zirveye ��kt��� y�llard�r. Bu y�llar entrikalar�n, engizisyonun, persek�syonun, korkunun h�k�m s�rd��� ve kimsenin kendinden emin olmad��� y�llard�r. Bu zorluk yetmiyormu� gibi, bir de bu y�llarda Avrupa, 1340�lar�n sonlar�ndan itibaren �in�den gelen ve kendisine �mors atra� denen �kara veba� salg�n�yla kavrulmu�tur.
Bu y�llar ayn� zamanda �ok �nemli y�llard�r; ��nk� bu y�llar, Cesena�l� Michele (1270-1342), Ockham�l� William (1287-1347) gibi �Avignon Papal���� ile m�cadele etme cesareti g�steren �nemli d���n�rlerin ��kt��� y�llard�r. Bu y�llar, insanl���n korkudan kurtulu�unun mayas�n�n at�ld���, eski Yunan ve Roma felsefesi ve biliminin yeniden do�maya ba�lad��� y�llard�r.
Perfectus Belaslatinas, kitab�nda ola�an�st� karanl�k bir manzara �iziyorsa da, bu karanl�k, g�ne�in do�umundan �nceki karanl�k gibidir. Ne var ki, Perfectus Belaslatinas��n �mr�, pek muhtemelen, g�ne�in do�u�unu g�rmeye yetmemi�tir.
* * *Art�k s�z� Perfectus Belaslatinas�a b�rakman�n zaman� geldi.
Fabula incipit!
Efendimiz �sa Mesih�in do�umunun 1334��nc� y�l�ndan itibaren manast�rlar�m�zda a�a��da anlataca��m �z�c� olaylar ya�and�. Ben �Kurba�a Manast�r��nda bir rahip olarak bu �z�c� olaylar�n bir k�sm�na bizzat �ahit oldum. Baz� olaylar� da bu olaylar� ya�ayan rahip karde�lerimden dinledim. G�rd���m veya dinledi�im olaylar� bu kitapta aynen ve tam� tam�na anlatt�m. Quae diligenter inspecta accuratissime narrantur.
(...)
Yukar�da belirtti�im d�nemde manast�rlar�m�z�n �zerine bir karanl�k ��kt�. Pek �ok rahip hakk�nda inquisitio a��ld�. Baz� rahipler haeresis ile su�land�lar ve excommunicatio�ya u�rad�lar. Decretum pontificale extra ordinem�ler ile y�zlerce rahip hakk�nda expulsio karar� al�nd�. Tutuklanan ve hapse at�lan rahipler de oldu. Persecutio�dan �ekinen baz� rahipler de resignatio�lar�n� sunup manast�rlardan kendileri ayr�ld�lar. Baz�lar� ba�ka ordo�lar�n manast�rlar�na s���nd�lar. Kalanlar ise kendi h�crelerine �ekildiler; h�crelerinde dahi y�ksek sesle konu�maktan korktular. Korku ikiz karde�imiz h�line geldi. Korkunun gelmesiyle �zg�rl�k yok olup gitti. B�y�k ustan�n dedi�i gibi tenebrae factae sunt et libertas periit.
(...)
��phesiz, susmak i�in her birimizin kendine g�re �ok �nemli sebepleri vard�. Ama do�ruyu s�ylemek gerekirse, hepimiz, susarak, manast�rlar�m�z�n potestas ordinis taraf�ndan ele ge�irilmesine katk�da bulunduk. Bu s�re�te hepimizin sorumlulu�u vard�r. Manast�rlar�m�zda bizler, susa susa k�le h�line geldik. Euripides�in Phoenissae�de s�yledi�i gibi �susan insan k�ledir�. Susarak, seyrederek, bir �ey yapmayarak, biz de k�t�l��e ortak olduk. Cato Minor�un dedi�i gibi nihil agendo homines male agere discunt.
(...)
Korku bir pandemia gibi yay�ld�. Korku korkuyu do�urdu. Bu olguya effectus terrificus ismi verildi. Neticede korkunun kendisi, korkulan �eyden daha korkutucu h�le geldi. Vak�a k�t�l�kten korkup ka��nca bu sefer de korkunun k�t�l��� ger�ekle�mi� oluyor. Ya timor mali, ya da malum timoris. �kisi de ayn� �ey. Belki de birincisi ikincisinden daha da k�t�.
(...)
Benzer daha pek �ok ac� ve ��pheli olay ya�ad�k. Bu olaylar� inquisitor�lar hakk�yla soru�turmad�. Hakikat ortaya ��kmad�. Zaten inquisitor�lar, art�k, crimen dendi�inde sadece crimen fidei�yi anl�yorlard�. Crimen in proprio sensu�nun ne oldu�unu unutmu�lard�. Yayg�n bir impunitas her yerde h�k�m s�r�yordu.
Bizler ise bu olaylar� bilmekten ve konu�maktan utand�k. Bir k�sm�m�z bu �z�c� olaylar� g�rmezlikten geldi. Bu olaylar�n ger�ek y�z�n� ��renmekten koktuk. Neredeyse hepimiz, vicdan�m�z s�zlamas�n veya daha az s�zlas�n diye bu olaylar� duymamak i�in kulaklar�m�z� t�kad�k.
(...)
Zamanla, ne olursa olsun, gurumuzu bir yana koyup, manast�rlar�m�z� korumak i�in m�cadele etmek gerekti�ini anlad���m�zda ise �ok ge� kalm��t�k. �� i�ten ge�mi�ti. Art�k b��ak kemi�e dayand���nda, �o�umuzun sesi, korkudan veya heyecandan olsa gerek, hi� ��kmad�.
(...)
Oysa bizler b�t�n �mr�n� manast�rlarda ge�irmi� insanlar�z. Manast�rlar bize s���nak olmu�tu. Biz hep manast�rlar�m�z�n kal�n duvarlar�n�n bizi koruyaca��n� sanm��t�k. Me�erse yan�lm���z. Manast�rlar�n da korunmaya ihtiyac� varm��. �ok ge� fark ettik. Ignosce nobis carissima abbatiae!
Bizi korumaya sadece manast�rlar�m�z�n kal�n duvarlar� de�il, giydi�imiz b�y�k siyah c�bbeler de yetmedi. Malum, biz rahipler, d�� d�nya kar��s�nda ba��ms�z olal�m, d�� d�nyadan etkilenmeyelim diye her yerimizi �rten kap��onlu c�bbeler giyeriz. Bir ��valyeyi �elik z�rh� nas�l korursa, c�bbelerimizin de bizi �yle koruyaca��na inan�r�z. Bu y�llarda pek �o�umuz, korunma insiyak�yla, c�bbelerimizin i�ine daha da g�m�ld�k; c�bbelerimizin ba�l�klar�n� �n�m�ze daha da indirdik. C�bbenin i�inde y�zlerimiz ve hatta sakallar�m�z bile g�r�nmez oldu. Ama buna ra�men c�bbeler bizi koruyamad�. Vak�a, c�bbenin sembolize etti�i de�erleri biz korumad�k�a, c�bbenin bizi koruyamayaca��n� vaktinde anlayamad�k.
(...)
Rahiplerin se�ilmesi ve y�kselmesinde sadece akrabal���n de�il, ayn� b�lgeden, ayn� kasabadan, ayn� k�yden gelmenin de rol oynad��� ileri s�r�ld�. B�ylece yeni bir favoritizm t�r� ortaya ��kt�. Bu favoritizm t�r�n� ifade etmek i�in �compatriotismus� diye bir kelime uyduruldu. Bu kelime kilisemizin dili olan Latincede yoktu. Zira Roma d�neminden beri Kilisemizde hi�bir zaman bu tarz bir kay�rmac�l�k olmam��t�. Roma �mparatorlu�unda oldu�u gibi Kilisemizde de Europa, Asia ve Africa�n�n her k��esinden gelen ve Kilisemizin en �st mevkilerine kadar y�kselen rahipler olmu�tu. Roma �mparatorlu�u tarihinde Afrikal� �mparatorlar oldu�u gibi Kilisemizin tarihinde de Afrikal� Papalar olmu�tu. ��nk� m�him olan patria de�il, dignitas idi.
(...)
Bu y�llarda en illustris manast�rlardaki en excelsus magister�ler ba�ka ordo�lara hicret etti. Manast�rlar�m�zdan mezun olan en intelligens discipulus�lar�n �nemli bir k�sm�, ordo�muzda kalmad�lar, onlar da geleceklerini aramak i�in ba�ka ordo�lara do�ru yola ��kt�lar.
Neredeyse b�t�n manast�rlar�m�z korkun� bir gerileme s�recinden ge�ti ve ��kt�.
(...)
Manast�rlar�m�z, potestas ordinis�in egemenli�i alt�na, �imdi san�ld��� gibi birden bire de�il, yava� yava�, ad�m ad�m girdi. Bu s�re�, �nceden en ince ayr�nt�s�na kadar d���n�lm�� ve ustaca tasarlanm�� bir pl�na g�re i�letildi. Pl�n�n �z�, potestas ordinis�in manast�rlar �zerinde yava� ama kesin bir �ekilde egemen olmas� d���ncesine dayan�yordu. Bu nedenle bu pl�na �paulatim ergo certe pl�n�� ismini verdiler.
Bu pl�na g�re, de�i�iklikleri birden bire yap�p rahipleri �rk�tmemek gerekliydi. �zellikle de �ok g�r�lt� ��kar�p, uyuyan bo�alar� uyand�rmamak laz�md�. O nedenle potestas ordinis�in strateji h�cresinin duvar�na, �zerinde �Silentium ut dormiant tauri!� c�mlesinin yaz�l� oldu�u ve uyuyan bo�alar� tasvir eden �u resmi ast�lar:
(...)
D�rd�nc� safhada, manast�rlara potestas ordinis�e tamam�yla ba��ml� ba�rahipler atand�. Bu ba�rahipler tam anlam�yla potestas ordinis�in manast�rlar i�indeki birer longa manus�u idiler. Manast�rlar da art�k otonomisini b�t�n�yle yitirdiler ve potestas ordinis�in bir devam�, onun bir continuitas�� h�line geldiler.
(...)
Bizi bu catapultarius�lardan daha �ok �zen ve do�rusunu isterseniz �a��rtan �ey ise �u oldu: Kendi i�imizde me�erse potestas�a a� ne kadar da �ok rahip karde�imiz varm��! Bunlar�n iktidar a�l�klar� bir t�rl� doymak bilmedi. �stelik bu rahip karde�lerimizin neredeyse hepsi, gen�liklerinde manast�rlar�m�zdaki en zay�f, en kifayetsiz inceptor�lar� idi. Potestas ordinis, bu zay�f karde�lerimizi ustaca buldu ve onlar� manast�rlar�m�z�n i�inde birer �Truva at�� olarak kurnazca kulland�. Bu nedenle bu karde�lerimize kendi aram�zda �equus Troianus�lar� ismini verdik.
(...)
B�ylece ordo�muzdaki son manast�r da, potestas ordinis�in tam anlam�yla dominatio�sunun alt�na girmi� oldu. Son manast�r�n rahiplerinin neredeyse hepsi ba�ka ordo�lara hicret ettiler. Yerleri derhal provincia�dan catapulta ile atanm�� rahiplerle dolduruldu.
(...)
Neden k�t�ler iyileri yener?
Bu soru yeni bir soru de�il. Bundan 800 k�sur y�l �nce de sorulmu� bir soru. �sa Mesih Efendimizin 523��nc� y�l�nda Anicius Manlius Severinus Boethius�un Pavia zindan�nda h�cresinde idam�n� beklerken yazd��� De consolatione philosophiae�nin Liber Quartus�unda sordu�u soru da budur: Cur mali regnent sub bono rectore Deo? Yani iyi bir Tanr��n�n y�netimi alt�ndaki bu d�nyada neden k�t�ler h�k�m s�r�yor? K�t�ler refah i�inde y�zerken,erdem neden k�t�lerin ayaklar�n�n alt�na at�l�p eziliyor? K�t�l�k cezaland�r�laca��na neden iyilik cezaland�r�l�yor? Ve t�m bunlar nas�l olup da her �eyi bilen, her �eye g�c� yeten ve sadece iyili�i isteyen ve iyili�i emreden Tanr��n�n h�km� alt�nda ger�ekle�iyor?
(...)
Nedense bu d�nyada her �eyi g�ze al�p m�cadele edenler kazan�yorlar. Publius Terentius�un Phormio�da Geta�ya s�yletti�i gibi �fortis fortuna adiuvat�! Bu �nl� s�ze �etsi mala sunt� kelimelerini de ben ekleyeyim: Fortis fortuna adiuvat, etsi mala sunt! Talih, k�t� de olsalar cesurlar� kay�r�yor!
(...)
Bundan birka� y�l �nce, manast�rda k�t�phaneden d�nerken, kimsenin olmad��� uzun ve alaca karanl�k bir koridorda k�demli bir rahip karde�ime rastlad�m. Kendisi, �o�umuzun hocas� olmu�, manast�rdaki en ya�l� rahip idi. Olanlar� tasvip etmese de, k�t�l�kle hi� m�cadele etmemi�, susmu� ve h�cresine �ekilmi�ti. Bu nedenle ona dokunan da olmam��t�. Kendisine rastlay�nca ona da �k�t�l�k kar��s�nda neden bu kadar kolayca yenildik� sorusunu sordum. Bana ��yle dedi:
�K�t�l�k kar��s�nda bizi, ne hukuk, ne ahl�k, ne din, ne Tanr�, ne de zeka koruyabilir. K�t�l�k kar��s�nda ne b�y�k beyinler yenilmedi mi ki, biz s�radan rahipler yenilmeyelim?
Atina�da kifayetsiz ama muhteris bir adam olan Kleon kar��s�nda Thukidides yenilmedi mi? Hocalar�n hocas� Sokrates �l�me mahk�m edilmedi mi? Kendi elleriyle bald�ran zehri i�medi mi?
Roma�da diktat�r Sezar kar��s�nda ahl�k ve d�r�stl�k abidesi Gen� Cato yenilmedi mi? �K�t�l�k alt�nda ya�amaktansa �lmek ye�dir� deyip hayat�na kendi elleriyle son vermedi mi?
Cato�nun �l�m�nden sadece 3 y�l sonra, mant�k dehas� ve yery�z�n�n gelmi� ge�mi� en b�y�k hatibi Cicero, bir asker olan ve asker� bir diktat�rl�k kuran Marcus Antonius�a yenilmedi mi? Diktat�r�n emriyle kafas� ve elleri kesilip Forum Romanum�da sergilenmedi mi?
Roma�n�n son filozofu Boethius, h�cresinde korkun� i�kencelere t�bi tutularak �ld�r�lmedi mi?
K�t�l�kle m�cadele edilmez. K�t�l�k h�k�m s�rmek i�in her �eyi yapar. Bunun i�in de �ncelikle korkuyu kullan�r. Yeterince korku yoksa korku yarat�r. D��manlar icat eder. Gerekiyorsa, Kleon gibi, kom�u �lkelere sava� a�ar. Bu yetmez ise Sezar ve Antonius gibi i� sava� ��kar�r.
K�t�l�k h�k�m s�rmeye ba�lad���nda, doluda sa�a��n alt�na saklanmak gerekti�i gibi, susmak ve saklanmak gerekir�.
Ya�l� rahip karde�im bunlar� bana f�s�lt�yla s�yledi ve karanl�k bir koridordan sessizce h�cresine do�ru y�r�d�.
(...)
Bu karanl�k d�nemden �nce, pek �ok rahip karde�imizin cesur insanlar olduklar�n� san�yorduk. Pek �o�u g�zel g�nlerde cesurca ve y�ksek sesle her �eye kar�� ��k�yorlar; g�zel oratio�lar at�yorlard�. Korku geldi�inde ise hepsi k�rs�lerinin alt�na sakland�lar. Potestas ordinis�in adamlar� geldi�inde ise secta de�i�tirme declaratio�lar�n� g�z� kapal� imzalad�lar.
Bu karanl�k y�llarda, natura humana�n�n da ne menem bir �ey oldu�unu ��rendik. Cesaretin ve korkunun ikiz karde� gibi birbirine yak�n olduklar�n� ve aralar�ndaki s�n�r�n ne kadar ince ama keskin oldu�unu g�rd�k. S�radan insanlardan kahramanlar�n ��kt���na, cesur sand���m�z insanlar�n ise ne kadar korkak olduklar�na �ahit olduk. D��ar�dan bak�ld���nda kahramanl�k ve korkakl�k sanki bir rastlant�dan ibaretti.
(...)
San�yorum d��ar�dan bak�ld���nda korku ile cesaret aras�nda �ok inceymi� gibi g�r�nen s�n�r, i�eriden bak�ld���nda bir ate� duvar� kadar kuvvetlidir. Bu ate�ten duvar, baz� insanlarda vard�r, baz�lar�nda da yoktur, baz�lar�nda ise pek incedir. Galiba bu ate�ten duvara �vicdan� deniyor.
(...)
Art�k bu hikayeyi bitirmenin zaman� geldi.
Yukar�da manast�rlar�m�z�n potestas ordinis�in dominatio�su alt�na nas�l ad�m ad�m girdiklerinin hikayesini anlatmaya �al��t�m. Bug�n bakt���mda pi�manl�k i�inde �unu s�ylemek isterim: Belki biz rahipler, birinci safhada �hay�r� deseydik, ikinci safhaya ge�ilemezdi. Belki ikinci safhada �yeter art�k, buras� bizim, manast�rda d�nyev� i�lerin yeri yok, buradan �ekip gidin� deseydik ���nc� safhaya ge�ilemezdi. Belki ���nc� safhada, �siz gitmiyorsan�z, biz gidiyoruz� diyebilseydik, d�rd�nc� safhaya ge�ilemezdi.
* * *Carissimi lectores! ��te 1330�larda ve 1340�larda Kurba�a Manast�r�n�n hik�yesi! Ecce fabula! Fabula acta est!
Belki de baz�lar�n�z anlatt���m hik�yeye inanmad�n�z. �Quid non credis? Mutato nomine ac tempore et de te fabula narratur!�